Popülaritesi iyice geçince izlenecekler listemde yer alan dizilerden biriydi, geçenlerde başladım, az önce bitirdim.
(bkz: spoiler geliyor) (bkz: spoiler geliyor)
Fazla gerçekçi olduğu için başlarda tüm karakterlere sinir olmuştum: Meryem'in her şeyi din ekseninde düşünmesi, abisinin davranışları ve hocadan çok hocacı olması, psikiyatristin soğukluğu, fuckerın fuckerlığı, oyuncu kadının ilgi budalalığı, görümcenin ruh hastası halleri; hatta imam gelenlere fix çiçek üzerinden örnek vermesine "tam şark kurnazı valla; gelene geçene aynı örneği dayayıp bilgelik taslıyor" demiştim içimden. Kürt abla, tecavüzcü adam ve terörist kılıklı kızı hâlâ sinir bozucu bulduğumu belirtmeden geçmeyeyim.
Dizinin ortalarında "galiba ilk defa bir dizide beğendiğim bir karakter olmayacak" dedim, dizinin sonlarına doğru üç karakteri beğendim: Yerli Freud, imam, bir de Öner Erkan'ın engelli karakteri. İzleyeli çok olmadığından olsa gerek, aklıma direkt
Robert de Niro'nun Awakenings'te canlandırdığı engelli rolü geldi. Oyuncuların hepsi başarılıydı ama Öner Erkan (kısa da olsa) fazla gerçekçiydi. Diğer karakterlere olan sinirim de azaldı, yukarıdaki üçlü hariç.
Başta beğenmediğim imamı birkaç önemli olaydan sonra beğenir oldum: İlki benim farkındalığımdı aslında; hoca kimseyi etkisi altına almaya çalışmıyordu, sadece etkilenmiş olanlara yol gösteriyordu. Etkisini suistimal de etmiyordu. İkincisi eşi öldüğünde ona olan sadakatiydi. Eşinin kırkından sonra yeni eş aramaya kalkmadan, kızıyla geçinip gitmeye niyet etmişti. Belki daha sonra, kız evlenince, bir daha evlenirdi. Üçüncüsü de, izleyenlerin tahmin edeceği üzere, çocuğun evlatlık olduğunu söylemesiydi. Şüphe etmedim değil ama ben "farklı takılmayı", din baskısının tezahürü olarak düşünmüştüm.
Ulan Kürt ablaya bile daha az sinir olabilirim de, şu terörist kılıklı kız aşırı sinir bozucu değil miydi? Oynayan iyi oynamış valla.
(bkz: spoiler gidiyor) (bkz: spoiler gidiyor)